Panik Bozukluk ve Depresyon ayrı ayrı veya birlikte olarak toplumda en sık görülen psikiyatrik hastalıklardır. Çoğunlukla her türlü üzüntü, gerginlik ve sinirlilik için bu kavramlar yanlışlıkla kullanılmaktadır. Bu sebepten öncelikle bu hastalıkların temel belirtilerini ele almak gerekir diye düşünüyorum;
Panik Bozukluk Belirtileri:
- Çarpıntı, nefes darlığı, boğulma hissi, göğüs ağrısı, terleme, baş dönmesi, bulantı, titreme, yoğun kaygı-korku hissi, deliriyorum-aklımı kaybediyorum düşünceleri, kalp krizi geçireceğim-öleceğim korkusu gibi belirtilerle kendini gösteren beklenmedik anlarda gelen ve tekrarlayan Panik Ataklar
- O an Panik Atak geçirilmese bile sürekli olarak “ya geçirirsem kaygısı, korkusu” yaşama
- Panik Atak geçirme kaygısıyla “evden yalnız çıkmama, evde yalnız kalmama, kapalı-karanlık-havasız-kalabalık olduğunu düşündüğü yerlerden kaçınma” gibi önlemler alma
- Sonuçta “kalp krizi geçirme, ölme, delirme, kontrolünü kaybetme korkusu” ile sürekli kaygı duyma ve doktor doktor dolaşma
Depresyon Belirtileri: Hemen her gün ve günün büyük bir kısmında gözlenen;
- Mutsuzluk, keyifsizlik hissi, kolay ağlama, hayattan zevk almama
- Kontrolsüz bir şekilde ortaya çıkan kilo kaybı veya kilo alımı
- Uykusuzluk veya aşırı uyku hali
- Huzursuzluk, sıkıntıdan yerinde duramama, kolay sinirlenme
- Halsizlik, yorgunluk, tükenmiş gibi hissetme
- Kendini değersiz hissetme, kendini küçük görme, kendini beğenmeme
- Kendini işe verememe, dikkatini toplayamama
- Tekrarlayan ölüm düşünceleri ve girişimleri
Panik Bozukluk ve Depresyon özellikle “yoğun, gergin, stresli, rekabetin acımasız olduğu, sınırların zorlandığı işlerde; hatalara tahammül edilmediği, her zaman mükemmel ve başarılı olunması gereken, beklentinin çok yüksek olduğu işlerde çalışanlarda” daha fazla görülür. Başka bir deyişle (ne yazık ki) işadamlarında ve özellikle aşağıda temel kişilik özellikleri ifade edilen işadamlarında görülme olasılığı daha fazladır;
- İşkolikler: “Hayatlarındaki tek ve en önemli şeyi olarak işlerini” görenler ve “arkadaşı, sosyal aktivitesi, hobisi olmayanlar; işi dışında ailesi dahil başka bir şeye vakit ayırmayanlar”… Peki, bu insanlar işlerinde en ufak bir aksilik olduğunda nasıl hissederler?
- Mükemmeliyetçiler: “Her şey, her zaman mükemmel olmalı; hatasız olmalı; tam zamanında ve eksiksiz yapılmalı” diye düşünenler… Peki, bu, her zaman ve her yerde mümkün müdür? Kesinlikle değil… Ya aksilik olursa…
- Ayrıntıcı ve Unutamayanlar: “Her şeyi tamamıyla, tüm ayrıntısıyla, tüm hatlarıyla” düşünenler, düşünmeye çalışanlar ve “sorunları, problemleri, aksilikleri ve ufak hataları bile unutamayanlar”… Peki, bir insan her şeyi düşünüp, bu kadar yükü kaldırabilir mi? Tabii ki hayır… Ya problem çıkarsa…
- Her Şeyin En İyisini Bilenler: “Her şeyin en iyisini ben bilirim, hiç kimse benim kadar iyi bilmez” diyenler ve “başkasından yardım almayanlar, başkasına güvenmeyenler, her şeyi kendisi yapmaya çalışanlar”… Peki, bu insanlar hiç hata yapmaz mı? Tabii ki yaparlar… O zaman ne olur?
- Kendine Hiç Güvenmeyenler: “Ben yapamam, hiçbir şeyi beceremem, herkes benden daha iyi biliyor” diye düşünen ve “yaptığı hiçbir işten emin olamayanlar, her şeyi başkasına danışanlar, tekrar tekrar kontrol edenler”… Peki, bu mümkün mü? Bir insanın hiçbir şeyi bilmemesi…
Sonuç olarak kesinlikle unutulmaması gereken nokta; Panik Bozukluk ve Depresyonun “eğer tedavi edilmezse aile hayatında, cinsel hayatta, mesleki başarıda ciddi bozulmalara ve zaman zaman (iflaslar, istifalar, boşanmalar, intihar girişimleri gibi) telafisi mümkün olmayan sonuçlara” neden olabileceğidir. Bu sebepten bu hastalıkları iyi tanımak ve yukarıda ifade edilen belirtiler, kişilik yapıları fark edildiğinde profesyonel yardım almaktan çekinmemek gerekir.
- PSİKİYATRİDE KULLANILAN İLAÇLARLA İLGİLİ ÖNYARGILAR - 07/08/2017
- İŞADAMLARI, PANİK ATAK VE DEPRESYON - 01/04/2016